Vergi Mevzuatında Düzenlenen Suç ve Cezalar
Vergi mevzuatında adli vergi suçları ve idari vergi suçları olmak üzere iki çeşit suç tipi vardır. İdari vergi suçu mali niteliktedir. Toplumsal düzeni bozmakla birlikte kişiye özgü olduğundan sonuçları kişinin kendisini etkiler. Adli vergi suçları ise toplumsal düzeni bozan, hukuki çerçevenin dışına çıkan iş ve eylemlerdir. Örneğin sahte fatura kullanan kişiyle beyanname vermeyen kişinin cezası aynı olamaz. Beyanname vermemenin toplumsal düzende karşılık bulduğu kısım çok zayıftır. Ama sahte fatura düzenleme eylemi toplumsal ahlak değerlerini çökerten, toplumsal güvenliğe karşı bir eylemdir. Adli vergi suçlarına ceza mahkemeleri bakar ve cezasını verir, idari vergi suçlarına vergi mahkemeleri bakar ve cezasını idareler uygular. İdari suçlarda kişinin kastı aranmazken, adli suçlarda kasıt aranır.
- İDARİ VERGİ SUÇ VE CEZALARI
Kişilerin vergi kanunlarına aykırı hareketlerinden dolayı oluşan suçlar ve bunlara verilen cezalardır. Bu suçları idare tespit eder. Burada idare, vergi dairesi veya inceleme elemanıdır. İdarenin yaptığı yoklama, yol denetimi, belge denetimi esnasında olumsuz durum tespit edilirse bu tespit tutanağa bağlanır ve vergi dairesine gönderilir. Vergi dairesi de müdürün imzası ile kendisi bir tutanak tutar ve ceza ihbarnamesini gönderir. Özetle inceleme elemanının yaptığı tespitler raporlanır ve vergi dairesine gönderilir. Vergi cezaları vergi dairesinde kesilir. İdari nitelikteki bu vergi suçuna uygulanacak ceza da idari niteliktedir. Hürriyeti bağlayıcı olamaz, genelde mali niteliktedir.
İdari vergi cezaları 2 türlüdür;
Usulsüzlük Cezası : Vergi kanunlarının şekle ve usule ilişkin hükümlerine uymama durumunda uygulanan cezalardır. Genelde sunulması gereken beyannamenin sunulmaması şeklinde olur. Yapılması gereken bir bildirimin yapılmaması da usulsüzlük cezasını gerektirir. Örneğin işe başlamanın bildirilmemesi veya geç bildirilmesi usulsüzlük cezasını gerektiren hallerdendir. Usulsüzlük cezaları kendi içerisinde 3 gruba ayrılır. Vergi Usul Kanunun 352. Maddesinde şu şekilde kategorize edilmiştir:
Birinci Derece Usulsüzlükler :
1. Vergi ve harç beyannamelerinin süresinde verilmemiş olması,
2. Bu Kanuna göre tutulması mecburi olan defterlerden herhangi birinin tutulmamış olması,
3. Defter kayıtlarının ve bunlarla ilgili vesikaların doğru bir vergi incelemesi yapılmasına imkan vermeyecek derecede noksan, usulsüz veya karışık olması,
4. Çiftçiler tarafından 245’inci madde hükmüne göre muhtar ve ihtiyar heyetlerince yapılan davete müddetinde icabet edilmemesi,
5. Bu kanunun kayıt nizamına ait hükümlerine (Madde 215-219) uyulmamış olması (Her incelemede inceleme tarihine kadar aynı takvim yılı için tespit edilen usulsüzlükler tek fiil sayılır),
6. İşe başlamanın zamanında bildirilmemesi,
7. Tasdiki mecburi olan defterlerden herhangi birinin tasdik muamelesinin yaptırılmamış olması (Kanuni sürenin sonundan başlayarak 1 ay geçtikten sonra tasdik ettirilenler tasdik ettirilmemiş sayılır.),
8. Diğer ücretler üzerinden salınan Gelir Vergisinde, tarh zamanı geçtiği halde verginin tarh ettirilmemiş olması,
9. Veraset ve intikal vergisi beyannamesinin 342. maddenin ikinci fıkrasında belirtilen süre içerisinde verilmiş olması şeklindedir.
İkinci Derece Usulsüzlükler :
1. Veraset ve İntikal Vergisi Beyannamelerinin süresinin sonundan başlayarak 342. maddenin 1 inci fıkrasında belirtilen süre içinde verilmiş olması,
2. Ekim ve sayım beyanlarının süresi içinde veya kanunda istenilen bilgileri ihtiva edecek doğru bir şekilde yapılmaması,
3. Vergi kanunlarında yazılı bildirmelerin zamanında yapılmamış olması (işe başlamayı bildirmek hariç),
4. Vergi karnesinin süresinin sonundan başlayarak 15 gün geçtiği halde alınmamış olması,
5. Tasdiki mecburi olan defterlerden herhangi birinin tasdik muamelesinin, süresinin sonundan başlayarak bir ay içinde yaptırılmış olması,
6. Vergi beyannameleri, bildirimler, evrak ve vesikaların kanunen belli şekil ve muhteviyatı ve ekleri ile bunlarla ilgili olarak yapılan diğer düzenlemelere ilişkin hükümlere uyulmamış olması,
7. Hesap veya muamelelerin doğruluk veya açıklığını bozmamak şartiyle bazı evrak ve vesikaların bulunmaması veya ibraz edilmemesi şeklindedir.
Özel Usulsüzlük Cezaları : 1-2 derece suç tiplerinden daha ayrı, daha ağır olan suç ve cezalardır. Bu suçlar Vergi Usul Kanununun farklı yerlerinde dağılmış durumdadır. Özel usulsüzlük cezasına tabi olanların bu sebeple sorumluluğu daha fazladır. Özel usulsüzlük cezalarına örnekler;
1.Elektronik belge olarak düzenlenmesi gerekenler de dahil olmak üzere fatura, gider pusulası, müstahsil makbuzu, serbest meslek makbuzunun verilmemesi, alınmaması, bu belgelerde gerçek meblağdan farklı meblağlara yer verilmesi, bu belgelerin elektronik olarak düzenlenmesi gerekirken kağıt olarak düzenlenmesi, belgelerin hiç düzenlenmemiş olması
2. Elektronik belge olarak düzenlenmesi gerekenler de dahil olmak üzere perakende satış fişi, ödeme kaydedici cihaz fişi, giriş ve yolcu taşıma bileti, sevk irsaliyesi, taşıma irsaliyesi, yolcu listesi, günlük müşteri listesi ile Bakanlıkça düzenleme zorunluluğu getirilen belgelerin düzenlenmemesi, kullanılmaması, bulundurulmaması, aslı ile örneğinde farklı meblağlara yer verilmesi, gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi
3.Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından tutulma ve günü gününe kayıt edilme mecburiyeti getirilen defterlerin; bulundurulmaması, günü gününe kayıt edilmemesi, yetkililere ibraz edilmemesi, levha bulundurma ve asma mecburiyetine uyulmaması
4. Belirlenen muhasebe standartlarına, tek düzen hesap planına ve mali tablolara ilişkin usul ve esaslara uymama ve benzeri şeklindedir.
Vergi Ziyaı Cezası
Mükellef veya sorumlunun ödevlerini zamanında yerine getirmemesi durumunda ortaya çıkan vergi kaybıdır.
Örneğin; Eylül 2023 yılı KDV beyannamesini vermediği için eylülde alınacak KDV’nin alınmaması sonucunda o tutarda Hazine bir kayba uğrar. Bu kaybın karşılığında kesilen cezaya vergi ziyaı cezası denir.
Vergi ziyaı için temel şart; bir vergi kaybının ortaya çıkmasıdır. Usule ilişkin işlemlerin eksikliği nedeniyle kesilen ceza usulsüzlük cezası, vergi kaybına uğrama nedeniyle kesilen ceza vergi kaybı cezasıdır. Vergi ziyaı cezası esasen kayba uğratılan verginin 1 katı kadar kesilir. Bu fiil kaçakçılık fiiliyse 3 kat, Bu eyleme katılan kişiye de 1 kat olarak uygulanır.
- ADLİ VERGİ SUÇ VE CEZALARI
Vergi suçlarında adli ceza gerektiren suç tipleri 2 temel kanundan kaynaklanmaktadır; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun. Bu kanunlarda da birtakım yükümlülüklere uymamanın toplum düzenini bozan suçlar açısından değişik suç tipleri ve cezaları düzenlenmiştir. Bu kanunlarda belirlenen suç tiplerine iştirak, içtima, tekerrür gibi hususlarda TCK ve CMK uygulanır.
1- Vergi mahremiyetini ihlal suçu : Mahremiyet, kişinin kendi özel alanı olan, sakladığı özel bilgi ve durumlardır. Vergi mahremiyeti, vergiyle ilgili gizli kalması gereken bilgileridir. Bunlar; Mükellefin hesapları, Vergi durumları, İş ve işletmeleri, meslekleri, Servetlerine ilişkin gizli kalması gereken bilgilerin vergiyle ilgili uğraşanlar tarafından açıklanamaması, kendileri ve 3. Kişileri menfaatine kullanılamamasıdır. Bu ihlal edildiğinde vergi mahremiyetini ihlal suçu ortaya çıkar.
2- Haysiyet ve şerefe tecavüz suçu : Vergi mahremiyetinde açıklanan bilgiler kullanılarak kişilerin şeref ve haysiyetine aykırı hakaret edilemez, bu bilgiler kullanılarak kişi lekelenemez. Suçun cezası TCK 125 hakaret suçu kapsamında verilir. Şikayete tabi bir suçtur.
3- Mükellefin özel işlerini yapma suçu : Vergi mahremiyetine uymakla yükümlü olanlar, mükellefin özel işlerini yapamazlar. Defterlerini dolduramaz, beyanname veremez, inceleme faaliyetlerine katılamazlar.
4- Ekim sayım beyanlarını denetlememe suçu :Bu suç köylerde çiftçilere yüklenen sorumluluk sonucunda ortaya çıkmıştır. Kanuna göre ne kadar tarla, arsa, hayvan varsa muhtar ve ihtiyar heyeti tarafından her yıl Kasım ayında sayılmalıdır. Bu kişiler Beyanname vermeyenleri beyana çağırmak zorundadır. Bunlarla ilgili görevleri yerine getirmeyenler TCK 257’den cezalandırılır. Ancak uygulamada yerine getirilen bir hüküm değildir zira dijital çiftçi kayıt sistemi bulunmaktadır.
5- Kaçakçılık suçu : 5 tip kaçakçılık suçu vardır;
1a) Defter ve kayıtlarda hile yapmak, gerçek olmayan kişiler adına hesap açmak, defterlerde vergi matrahının azalmasını sağlayacak şekilde kayıt almak, başka ortama kayıt aktarmak.
Örneğin bir kimse çift kayıt yaparak bir gerçek(yasal) defter birde ikincil sahte defter bulundurmuş olabilir. Bu yolla 100 bin satış yapmasına rağmen 10 binlik fatura düzenleyip onu yasal deftere kaydedip 100 bini de kayıtsız olarak ikinci deftere kaydetmesi bu suçu teşkil eder.
1b) Defter kayıt ve belgeleri tahrif etmek, gizlemek ve yanıltıcı belge düzenlemek. Bu suçun cezası; 18 aydan 5 yıla kadar hapis cezasıdır.
2) Vergi kanunları uyarınca saklama mecburiyeti bulunan defter ve belgeleri yakmak, yok etmek, sayfalarını değiştirmek, bu belgelerin asıl ve suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenlemek ve kullanmak. Cezası; 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezasıdır. Örneğin, hiçbir ticari faaliyeti olmadığı halde fatura kesilmesi bu suçu teşkil eder.
3) Vergide kullanılan belgeleri sahte olarak basmak ve bu evrakları bilerek kullanmak. Kullanılan belgeleri yetkilendirilmiş matbaada bastırmak gerekir. Bu matbaalar kişinin adına fatura keser. Bu faturayı vergi dairesinden izin almadan izinsiz matbaada bastırır ve bunu kişiler kullanırsa 2-8 yıl arası hapis cezası vardır.
4) Özellikle akaryakıt firmalarında ödeme kaydedici cihazların mühürlenmiş kısımlarını kaldıran, bozan ve bunlarla ilgili bilgi verme yükümlülüklerini yerine getirmeyenlere 3-8 yıl arası ceza verilir. Ödeme kaydı cihazlarındaki hafızayı silmek, mührü kırmak, donanımını değiştirmek vs. suç kapsamına girer.
5) Tütün ve alkol ürünlerinde kaçakçılığı önlemek için özel barkod koyulur. Bu barkodlara müdahale ederek bilgi işlem sistemini bozan, bunlarla ilgili verilerin iletilmesini engelleyenlere kaçakçılık cezası uygulanır. Bu ürünler barkotsuz üretilemez. Cezası 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezasıdır.
İLGİLİ YARGITAY KARARI
Yargıtay 11. Ceza Dairesi 15.02.2017 T., 2016/11813 E., 2017/984 K. Sayılı İlamı;
“…01.01.1999 tarihinden itibaren işlenen vergi kaçakçılığı suçlarında vergi ziyaının unsur olmadığı bu hususun 213 Sayılı Kanunun 359. maddesinde 4369 Sayılı Kanunla yapılan değişiklik gerekçesinde açıkça vurgulandığı gibi madde metninde de vergi ziyaına yer verilmediği, sahte faturayı düzenleyen yönünden faturanın yasal şekline uygun olarak düzenlenmesiyle suçun tamamlandığının kabulü gerekeceği, somut olayda sanık hakkında 2006-2007-2008-2009 takvim yıllarında sahte fatura düzenlemek suçlarından dava açıldığı, dava şartı olan ve dosya içerisinde mevcut olmayan mütalaanın olup olmadığı belirlenip, vergi suçu, tekniği ile inceleme raporları asılları veya onaylı suretleri ve suçun konusu olan sahte faturaların kanaat oluşturacak miktarda dosya içerisinde bulundurulup, tüm deliller ışığında sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini yerine; yazılı şekilde, fiilden vergi ziyaı doğmadığından bahisle beraatine karar verilmesi,Yasaya aykırı, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 15.02.2017 gününde oybirliği ile karar verildi…”şeklindedir.
Yargıtay Kararından da görüleceği üzere vergi kaçakçılığı suçunda vergi ziyaı oluşması şart değildir.

