Haksız Rekabet Halinde Tazminat Davası
TBK’nın “haksız rekabet” başlıklı 57. maddesinde, şu şekilde genel bir düzenleme mevcuttur: “Gerçek olmayan haberlerin yayılması veya bu tür ilanların yapılması ya da dürüstlük kurallarına aykırı diğer davranışlarda bulunulması yüzünden müşterileri azalan veya onları kaybetme tehlikesiyle karşılaşan kişi, bu davranışlara son verilmesini ve kusurun varlığı halinde zararının giderilmesini isteyebilir. Ticari işlere ait haksız rekabet hakkında Türk Ticaret Kanunu hükümleri saklıdır.”
Haksız rekabet, ticari faaliyetlerde dürüstlük kurallarına ve iyi niyet ilkesine aykırı olarak gerçekleştirilen eylemler sonucunda, bir işletmenin diğer işletmelerle rekabet etme şartlarını olumsuz yönde etkilemesidir.
Türk Ticaret Kanunu m.56; “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse; a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini, b) Haksız rekabetin men’ini, c) Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, d) Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini, e) Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini, isteyebilir. Davacı lehine ve (d) bendi hükmünce tazminat olarak hâkim, haksız rekabet sonucunda davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığına da karar verebilir.'' şekindedir.
TTK’nın 56.maddesinin 1.fıkrasında haksız rekabet halinde açılacak davalar: fiilin haksız olup olmadığının tespiti davası, haksız rekabetin men’i davası, haksız rekabetin neticesi olan maddi durumun ortadan kaldırılması, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesi için ref davası, kusur varsa zarar ve ziyanın tazmini için maddi tazminat davası ve 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu (“TBK”) m. 58’de yer alan şartlar mevcutsa manevi tazminat davası olarak düzenlenmiştir.
TBK m.58- Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir. Hâkim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir giderim biçimi kararlaştırabilir veya bu tazminata ekleyebilir; özellikle saldırıyı kınayan bir karar verebilir ve bu kararın yayımlanmasına hükmedebilir Firmanın ticari itibarının zedelenmesi asılsız yorumlar sebebi ile oldu ise, tazminat davası açmanız gereklidir. Karşı tarafın kimliği çoğu zaman ilk aşamada bilinmemekte olduğundan, önce suç duyurusu yoluyla savcılık tarafından failin kimliğinin tespit edilmesi, daha sonra tazminat davası açılması, mantıklı bir yöntemdir.
Bir platformdaki yorumun hakaret, itibar zedelemesi ya da haksız rekabet teşkil edip etmediği tamamen yorumun içeriğine bağlıdır, mahkeme her yorumu somut olaya göre değerlendirecektir.
Tek yorum değil birden fazla yorum olması, ayrı zamanlarda mı art arda mı yapıldığı gibi hususlar önemlidir. Sahte olumsuz yorumlar ile itibarının zedelendiği kanısında olan gerçek kişi ve tüzel kişilerin içeriğin engellenmesi / silinmesi için sulh ceza hakimliğine başvurmak, savcılığa suç duyurusunda bulunmak, tazminat davası açmak hakları mevcuttur.
T.C.Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2020/2191 E., 2021/2712 K. Sayılı Kararı
‘’...Davacının dosyaya sunduğu faturalardan söz konusu fiilden ötürü Uşak ilinin dışından tedarikte bulunmak zorunda kaldığı da anlaşılmakla, davacının somut maddi zararının tespiti, davacının maddi zararı somut olarak tespit edilemezse; 6098 Sayılı TBK'nın 50/2 maddesi uyarınca mahkemece, maddi zararın karşılığı olarak maddi tazminatın takdir edilmesi ve ayrıca davalıların eyleminin davacı şirketin tüzel kişiliğinin ticari itibarına zarar verdiği değerlendirilip davacı lehine manevi tazminata da hükmedilmesi gerekirken, hatalı değerlendirmeye ve eksik incelemeye dayalı olarak verilen davanın reddi kararına yönelik istinaf başvurusunun esastan reddedilmesi isabetli olmamış olup, bu nedenle bölge adliye mahkemesi kararının davacı yararına bozulması gerekmiştir…’’ şeklindedir.

