Hacizde İstihkak Nedir?
İcra takibinin kesinleşmesi ile birlikte haciz işlemi yapılabilmektedirler. Haciz işlemi icra edilirken haczedilen malın mülkiyetinin 3. Kişiye ait olması durumunda istihkak iddiası gündeme gelmektedir. Böylece 3.kişinin malını elinde bulunduran borçlu veya bizzat 3. Kişi istihkak iddiasında bulunabilmektedir. Haczin daha sonra öğrenilmesi halinde ise öğrenme tarihinden itibaren 7 gün içinde istihkak iddiasında bulunulması gerekmektedir.
A)MALIN BORÇLUNUN ELİNDE BULUNMASI
Malın borçlunun elinde olması veya malın borçlu ile birlikte 3. Kişinin elinde bulunması halinde mal borçlunun sayılır ve İİK 97/A maddesi uygulanır. Haciz esnasında istihkak iddiasında bulunabileceği gibi haczin daha sonra öğrenilmesi halinde öğrenme tarihinden itibaren 7 gün içinde istihkak iddiasında bulunabilir. İcra dairesi bu durumu alacaklıya bildirir. Alacaklı 3 gün içinde istihkak iddiasına itiraz ederse dosya kendiliğinden icra mahkemesine gönderilir. Fakat bu aşamada sadece takibe ilişkin inceleme yapılır. Takibin devamı noktasında karar verilir. İcra mahkemesinin verdiği karar taraflara tebliğ edilir ve 3. Kişi 7 gün içerisinde istihkak davası açabilir. Bu süre içerisinde dava açmazsa istihkak iddiasından vazgeçmiş sayılır ve hacze devam edilir. Dava açılırsa karar çıkana kadar satış işlemi yapılamaz.
B) MALI 3. KİŞİNİN ELİNDE BULUNDURMASI
Malı 3. Kişinin elinde bulundurması halinde, haciz üçüncü kişinin huzurunda yapılmışsa hacizden, yokluğunda yapılmışsa haczi öğrenme tarihinden itibaren 7 gün içerisinde istihkak iddiasında bulunulmalıdır. İstihkak iddiasının icra dairesine bildirilmesi ile icra müdürlüğü tarafından alacaklıya 7 günlük süre verilir. Bu süre zarfında alacaklının icra mahkemesinde istihkak davası açması gerekmektedir. Mal üçüncü kişinin elinde bulunduğu için istihkak iddiası ile takip kendiliğinden duracağı için icra mahkemesince takibin devamı noktasında bir inceleme yapılmaz . Bu durumda istihkak davasını alacaklı açmalıdır.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 25.03.2021 T., 2019/4898 E., 2021/2776 K. Sayılı Kararı
“…Dava konusu hacze dayanak takipte ödeme emri haciz adresinden farklı adreste tebliğ edilmiş, borçlu haciz sırasında adreste hazır bulunmamıştır. Haciz adresinin 08.06.2014 tarihinde üçüncü kişi tarafından satın alındığına ilişkin tapu kaydı dosyada mevcut olup, 27.11.2014 tarihli yoklama fişinde üçüncü kişinin adreste aktif olduğu tespit edilmiştir. Takibin dayanağı olan Faktoring Sözleşmesi ve senet 16.10.2015 tarihli olup davacının borcun doğumundan önce adreste faaliyette olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Hacizde üçüncü kişinin bilgisayarında bulunan borçluya ait evrakın borçlu ile cari hesap ilişkisinden kaynaklandığı belirtilmiş olmakla bu belgede borçlunun adresi haciz adresi değil, gerçek kişi tacir olarak kaydolduğu ticaret sicilde kayıtlı adresi olduğu, borçlunun halen Kocaeli'nde faaliyette olduğuna ilişkin güncel vergi kaydı bulunduğunun anlaşılması karşısında, takibin dayanağı sözleşme ve senet adresinin haciz adresi olarak gösterilmiş olması adresin borçluya ait olduğunun kabulü için yeterli kabul edilemez. Bu durumda İİK'nin 97. maddesinde düzenlenen mülkiyet karinesinin üçüncü kişi lehine olduğunun kabulü gerekir. İspat yükü altında olan ve karinenin aksini her türlü delille kanıtlama olanağına sahip olan alacaklı, borçlunun üçüncü kişi aracılığıyla mal kaçırmak amaçlı muvazaalı işlemler gerçekleştirdiğini, haciz sırasında bilgisayarda bulunan borçluya ait dosyayı ve takibe dayanak sözleşme üzerinde haciz adresinin yazılı olmasını muvazaaya ilişkin delil olarak sunmuş ise de alacaklının sunmuş olduğu deliller üçüncü kişi lehine olan mülkiyet karinesinin aksini ispatlamaya elverişli güçlü deliller değildir…” şeklindedir.

