Ceza Hukukunda Uzlaşma
Uzlaşma (müzakere veya sulh) ceza hukukunda, taraflar arasında gerçekleşen bazı suçlar için mağdur ve failin anlaşarak ceza sürecini sonlandırmasını sağlayan alternatif bir çözüm yoludur. Türk ceza hukukunda uzlaşma, belirli suçlar için öngörülmüş olup, taraflar arasındaki anlaşmazlıkların mahkeme sürecine gitmeden çözülmesi amacı taşır. Bu mekanizma, hem mağdurun zararının giderilmesine hem de ceza adalet sistemindeki iş yükünün hafifletilmesine katkı sağlar.
Türk hukuk sisteminde uzlaşmanın ceza hukukundaki yeri ve düzenlemeleri Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK)’nun 253. ve devamı maddelerinde yer alır. İşte uzlaşmanın ceza hukukundaki yeri ve önemi:
1. Hangi Suçlarda Uzlaşma Mümkündür
Uzlaşma, kural olarak soruşturması ve kovuşturması şikâyete bağlı suçlar ile bazı belirli suçlar için mümkündür. Bunlar, genellikle:
•Basit yaralama,
•Hakaret,
•Mala zarar verme,
•Güveni kötüye kullanma,
•Tehdit gibi suçlar olarak sayılabilir.
Ancak, cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar ile kasten öldürme, işkence gibi ağır suçlarda uzlaşma mümkün değildir.
2. Uzlaşma Süreci
Uzlaşma süreci, suçun mağduru ile faili arasında resmi bir arabulucu aracılığıyla yürütülür. Bu süreçte fail, mağdurun zararını gidermeyi veya belirli koşulları kabul ederek mağdurla bir anlaşmaya varmayı kabul eder. Eğer taraflar uzlaşmaya varırsa, bu durum savcılığa bildirilir ve dava açılmadan dosya kapanır ya da dava sürecinde ise dava düşer.
3. Uzlaşmanın Hukuki Sonuçları
•Tarafların uzlaşmaya varması halinde, fail hakkında kamu davası açılmaz veya açılmışsa dava düşer.
•Mağdurun zararı giderildiği için daha hızlı ve etkili bir sonuç alınmış olur.
•Uzlaşma, failin siciline geçmez, dolayısıyla sabıka kaydı oluşmaz.
4. Uzlaşmanın Amacı
Uzlaşmanın ceza hukukundaki temel amacı, mağdurun zararının hızlı bir şekilde tazmin edilmesini sağlamak ve taraflar arasındaki anlaşmazlıkları dostane bir şekilde çözmektir. Ayrıca, mahkemelerin iş yükünü hafifletmek ve ceza adalet sistemine bir alternatif sunmak da uzlaşmanın önemli hedefleri arasında yer alır.
Sonuç olarak, uzlaşma ceza hukukunda, belirli suçlar için getirilen, mağdurun zararının giderilmesini ve ceza sürecinin dava aşamasına gitmeden çözümlenmesini sağlayan önemli bir kurumdur. Bu süreç, taraflar arasında barış ve anlaşma sağlayarak toplumsal huzurun korunmasına da katkıda bulunur.
İLGİLİ YARGITAY KARARI
Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 26.03.2014 Tarihli 2014/11141 E. , 2014/12714 K. Sayılı Kararı
‘’…Derinkuyu Sulh Ceza Mahkemesince, Ceza Muhakemesi Kanununa Göre Uzlaştırmanın Uygulanmasına ilişkin Yönetmeliğin 8. maddesine uygun şekilde uzlaşma teklif formu düzenlenmeksizin yapılan uzlaşma teklifinin usul ve yasaya uygun olmadığından bahisle iddianamenin iadesine karar verilmiş ise de, Cumhuriyet savcılığı tarafından 18/11/2013 tarihinde ifadesine başvurulan müştekiye, uzlaşmanın hukuki mahiyeti, uzlaşmayı kabul ve reddetmenin hukuki sonuçları anlatılarak uzlaşma teklifinde bulunulduğu, müştekinin de uzlaşmanın hukuki sonuçlarını anladığını beyan ederek, uzlaşmak istemediğini bildirmiş olması karşısında, uzlaşma işlemlerine devam etmenin hukuki bir anlamı kalmayacağı, yönetmeliğin ekinde yayınlanan uzlaşma teklif formlarının düzenlenmemiş olmasının uzlaşma teklifi yapılmadığı anlamına gelmeyeceği, kaldı ki 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 253/4. maddesinde belirtildiği üzere, soruşturma konusu suçun uzlaşmaya tabi olması halinde, Cumhuriyet savcısının veya talimatı üzerine adli kolluk görevlisinin, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar görene uzlaşma teklifinde bulunacağı, aynı madenin 5. fıkrasına göre, uzlaşma teklifinde bulunulması halinde, kişiye uzlaşmanın mahiyeti ve uzlaşmayı kabul veya reddetmesinin hukuki sonuçlarının anlatılacağının hüküm altına alındığı, uzlaşma teklifinin usulüne uygun yapılmadığı yönündeki mahkeme ile Cumhuriyet savcılığı arasındaki görüş aykırılığının iddianamenin iadesi sebebi olamayacağı, çünkü Ceza Muhakemesi Kanunu’nun iddianamenin iadesini düzenleyen 174/1-c maddesine göre, ön ödemeye veya uzlaşmaya tabi olduğu soruşturma dosyasından açıkça anlaşılan işlerde ön ödeme veya uzlaşma usulü uygulanmaksızın düzenlenen iddianamenin iade edilmesinden anlaşılması gerekenin, uzlaşma usulünün hiç uygulanmadığı durumlar olarak anlaşılması gerektiği, uzlaşma usulünün uygulandığı, fakat usulüne uygun uygulanmadığının öne sürüldüğü hallerin bu madde kapsamına girmeyeceği ve iddianamenin iade edilemeyeceği, kaldı ki aynı Kanun’un 254/1. maddesi uyarınca mahkemesince de uzlaşma hükümlerinin uygulanmasının mümkün olduğu gözetilmeden, itirazın bu yönlerden kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde; isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK'nin 309.maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı…’’ şeklindedir.

